2020

Sena
4 min readDec 20, 2020

2020 çok garip bir yıldı çok ağladım, çok üzüldüm, çok güldüm ve çok çalıştım öyle ya da böyle hızlıca geçip gitti. Hakkında söylenecek çok şey var ama anlatmaya kalksam 2021'e gireriz o yüzden kısa özet geçeceğim. 2020 benim için aydınlanma yılıydı. Uzun zamandır hatta nerdeyse son 3 yıldır kendim için hiçbir şey yapmamış (hoş istesem de yapamıyordum) ot gibi yaşamış gibi hissettiğim ve artık harekete geçtiğim bir yıl oldu. Çok güzel geçmemiş olabilir çok üzüldüğüm zamanlar da oldu ama beni kendime getirdi o yüzden 2020'yi seviyorum.

2020'nin en güzel şeylerinden biride uzun zamandır hayalini kurduğum ve cesaret edemediğim blog yazma işine giriştim. Bloglar her ne kadar başka insanlar okusun diye yazılsa da benim bloğumu 3 5 kişi okuyor. Ama umurumda değil kendim için yazıyorum. Bundan 9 ay önce. Her şeyi kendim için yapma kararı aldım. Başkası istediği için ve başkası beğendiği için bir şeyler yapmak hayli yorucu ve insanı mutsuz ediyor. Zaten siz ne yaparsanız yapın illa sizin yaptıklarınızı beğenmeyen biri çıkacaktır. Sonra kafanızı duvarlara vurursunuz. Ben kendime ne yaptım diye çok üzülürsünüz benden söylemesi. O yüzden ne yapıyorsanız kendiniz için yapmak en mantıklısı. Bu yazıyı da kendim için yazıyorum ilerde yıllar sonra ne düşünmüşüm ne yapmışım unutmamak için. Neyse uzatmayayım hadi 2020 analiz vakti.

2020'de En Sevdiğim 3 Film :

  1. Başlat: Ready Player One. Steven Spielberg hayranıyım ve bu filmi bir yılda 3 kere izledim. Kurgusu çok hoşuma gitti. Spielberg kankası Stanley Kubrick’i bu filimde unutmamış ve en sevdiğim filmlerden biri olan “Cinnet” filmine atıfta bulunmuştu. O yüzden bu filmi izlemeden önce Cinneti izlemenizi öneririm.
  2. Güneş İmparatorluğu. Yine Steven Spielberg filmi. Savaş filmi ama savaş sahnelerinden çok Japonların toplama kampında yaşan bir çocuğun hayatta kalma mücadelesini anlatıyordu. Gerçekten etkileyici bir filmdi. Beni çok etkiledi çünkü filmi izledikten sonra Suriyeli çocukların yaşam mücadelesini düşündüm onlar için hayatın ne kadar zor olduğunu bir kez daha anladım.
  3. Ben, Tonya . Tür olarak kara komedi olarak geçiyor. Buz pateni yapan Tonya’nın hayatında tek başardığı şeyi nasıl mahvettiğini anlatıyordu. Mücadele ederken hileye başvurması ve tüm hayatını nasıl etkilediğini ele alan bir filmdi. Film bittikten sonra insan Tonya’ya kızsa mı üzülse mi diye kalıveriyor.

2020'de En Sevdiğim Dizi/ Belgesel :

  1. Queen’s Gambit. Dizi izleme alışkanlığım yok çokta sevmiyorum ama bu diziyi bir günde tüm bölümleri izleyip bitirdim. 2020 yılında izlediğim tek diziydi ve harikaydı.
  2. The Social Dilemma. Bu belgeseli izledikten hemen sonra instagramı tamamıyla kapattım. Sosyal medya bağımlılığınızı gözden geçirme vaktiyse hemen izleyin. Günümüz gerçekleri tek tek önümüze seren bir belgeseldi şiddetle tavsiye ediyorum.
  3. Our Planet. Doga belgeseli. Tüm bölümleri izlemedim ama izlediğim bölümler beni çok etkiledi. Dünyamız mükemmel ama insanlar olarak biz her şeyi mahvediyoruz.

2020'de En Sevdiğim Kitaplar :

  1. Kör Baykuş-Sadık Hidayet.
  2. Şeker Portakalı-José Mauro de Vasconcelos
  3. Tatar Çölü-Dino Buzzati

NOT : Kitaplar hakkında daha uzun yazacağım. 2 cümleye sığdırmak istemedim.

2020'de Gezip Gördüğüm En Güzel 3 Yer :

  1. Zonguldak- Değirmenağzı . Manzarası müthişti sakin, sessiz ve huzur doluydu.

2.Siirt.İlk gidişim değildi ama ilk defa gezme fırsatım oldu. Her şeyiyle çok etkileyiciydi bir şehirdi.

Siirt Tillo
İbrahim Hakkı Efendi Türbesi

3. Bitlis-Ahlat. Van Gölüne kıyısı olan sevimli şehir ve bir o kadar etkileyici manzarası.

Van Gölü

Hoşça kal 2020. Bu yazıyı sevdiğim bir alıntıyla bitireyim Tatar Çölü kitabından:

Daha çok yol var mıdır? Yoo, şu ilerdeki nehri geçmek, şu yeşil tepeleri aşmak yeterlidir. Belki de varmışızdır bile. Şu ağaçlar kırlar şu beyaz ev belki de bizim aradığımız şeylerdir. Sonra kulağımıza ileride daha iyi olduğu çalınır ve tasasız bir biçimde yeniden yola koyuluruz. İnsan, böylelikle, umut dolu, kendi yoluna gider durur; günler uzun ve sakindir, güneş yukarıda gökyüzünde parlamakta ve akşam bastığında üzülerek yok olmaya yüz tutmaktadır.

Ama bir noktada, belki de içgüdüsel olarak, insan geri döner ve arkasındaki bir kapının kapanarak dönüşü olanaksız kıldığını fark eder. İşte o zaman, bir şeylerin değişmiş olduğunun ayırdına varırız, güneş eskisi gibi kıpırtısız değildir, hızla hareket etmektedir; ne yazık ki, henüz bakmaya bile fırsat bulamadan, onun ufkun ucuna doğru hızla kaydığını, bulutların da gökyüzündeki mavi koylarda hareketsiz durmadığını, birbirlerinin üzerine çıkarak kaçtıklarını, iyice acele ettiklerini görürüz; zamanın geçtiğini ve günü gelince yolun zorunlu olarak son bulacağını anlarız.

Sign up to discover human stories that deepen your understanding of the world.

Free

Distraction-free reading. No ads.

Organize your knowledge with lists and highlights.

Tell your story. Find your audience.

Membership

Read member-only stories

Support writers you read most

Earn money for your writing

Listen to audio narrations

Read offline with the Medium app

Sena
Sena

Responses (1)

Write a response